AH BENİM ÇOCUKLUĞUM

28-08-2015

Sürekli, yazıklar olsun diye başlayan cümleler ile yazılarıma başlamamdan, ruh halimin ne kadar kötü olduğunu yeni anlamaya başladım.

Evet, iyi değilim. Yitirilen bir evladın anası kadar olmasa da, bende yüreği yananlardanım. Allah’a yemin olsun huzuru dileyenlerdenim. Benim mantığımda insanın ölümüne rıza, caniliktir. İnsanlığın mantığında da insan ölümüne hoşgörünün veya insan ölümlerini haklı görmenin hiçbir haklı gerekçesi yoktur.

Sistemler insanlığın varlığına hizmet için geliştirirler. Gelişimin esasında ki amaç insanlığın sosyolojik yönden düzenini sağlamaktır.

Düzenin sağlamasından kasıt adaletin mutlak şekilde ülke de hâkim olmasıdır.

Ülkede var olmuş adaletin getirisi de huzurdur. Huzurun da uzun süreçte var ettiği, kaynaşmış ve eşitlenmiş milletin oluşturduğu devlettir.

Devlet ise dünya üzerinde belirli bir coğrafyayı bütünüyle saran ve mutlak şekilde sahiplenen, kültür dahil bütün değerler yönünden bütünleşmiş bir yapıyı ifade eder.

İçinde barındığı milletlerin dillerini tartışan ve bu dillerin gelişimi konusunda korkaklık gösteren, dinler açısından hoşgörüye uzak olup cemevi bir ibadethane değildir.

Cemevi ibadethane kabul edilirse, din elden gider mantığını doyurup besleyen, halklarını ötekileştirme politikaları ile devletin milli kaynaşmasını kısıtlayan ve dillerden kutuplar var eden bir devletin geliştireceği bir demokrasinin varlığı, susuz kalan kirpinin, gecenin karanlığında sağa sola savurması gibi boşuna bir çabadır.

Sonuç ya yoktur, ya da tesadüfî bir rastlantı ile bir gölcükten önce suyu içme, suya doyduktan sonra ise çıkamayacağını anlayıp boğulmadır.

***

Bahsetmiş olduğum sorunlar hiçbir demokrasi seçiminin çözemeyeceği sorunlardır.

Çünkü ciddi bir samimiyet ve her yönden fedakârlık isteyen süreçler gerektirir. Bu yüzden Seçimlerin sonuçları ne olursa olsun, temel ilkelerde büyük değişimler yaşanmadığı sürece, devir daim eden ve ara sıra mola veren kargaşa ve gerileme ortamından kurtulamayız.

Tıpkı deve kuşu misali baş kumun içinde yanlışları, haksızlıkları görmezden sorunların kaynağına asla inemeyiz. Dünlerde yapılan hatalar ile samimi şekilde yüzleşmedikçe, yüzleşilen bu hatalar ile ilgili ciddi adımlar atmadıkça, gerçek demokrasi anlamında her hangi bir gelişim gösteremeyiz. En önemlisi de kendimizden başka herkesi suçlu gördükçe ve bazı köhne zihniyetlerin aşırı şovenistliği ile bu ülkenin milletlerini duygusal ve fevri söylemler ile düşman ilan ettikçe,  asla doğru yolu bulamayız.

***

Yanlış yolun yolcusu ve savaş yanlısı siyasi beylerin ve diğer menfaatçi kesimlerin de bildiğinden emin olduğum üzere, hiçbir savaşın sonucunu ölenler belirlememiş ve hiçbir savaş ölümler sonucunda son bulmamıştır.

Kıyamet Allah’ın hükmündedir. Eğer ki ölümle insan bitirilseydi, hâşâ kıyameti de insan koparabilecekti. Evet, ölenlerin şahadeti Allah’ın emriyledir, bununla beraber sebep olanların da üstlendikleri vebal az değildir.

Bu yüzden bu vatanın evlatlarını, bu vatanın topraklarına feda etmeye hazırız demeçleri ile toplumu kargaşaya sürükleyen ve adeta provoke eden siyasilerin iyi bilmesi gerekiyor ki; sanırım onların yapmak istediklerinden farklı olarak kimsenin bu vatandan gayri bir vatan düşlediğini veya bu vatanın bir bölümüne hitaben bir çatışma içine girdiğini düşünmüyorum. Dünya bütün legal ve illegal oluşumlar ile hayal sınırlarını zorlayacak büyüklükte bir seviyeye ulaştı.

Bu oluşumların uluslar arası bağlamda ilişkileri de düşünüldüğü vakit, kimin, kime, nasıl hizmet ettiğini anlama konusunda ciddi zorluklar yaşarız.

Son derece karmaşık bu hal içerisinde kalkıp bu ülkenin sınırları içerisinde bulunan bir millete veya o milletin yoğun yaşadığı bazı şehirlere, yüksek sesle karşıt tepkiler ve nefret söylemleri geliştirmek, bir bölünmeye haklı sebepler var etmek demektir. Ya da tamamı ile yasalara uygun kurulmuş ve barajı aşarak millet meclisinde yer alan bir partinin il ve ilçe başkanlıklarına bayrak asmanın, bayrak sevgisi ile hiçbir bağlantısı yoktur.

Tam tersine o tür hareketler o partiyi bayrak ile sorunlu kılma gayretleridir. Ki o parti bu bayrak ile ilgili hiçbir sıkıntımız yok dediği halde.

 Nitekim bu ülkenin sınırları ve bayrağı ile derdi olan bir partinin, yasalara uygun şekilde kurulmuş olması, birde üstelik seçime girip bu ülkenin seçim yasaları ile meclise girmesi ve mecliste seçilen milletvekillerinin yasalara uygun şekilde yemin etmesi, bu ülkeye bir bağlılık olarak kabul edilmiyorsa, partinin varlığının yasalar tarafından kabul ediliyor olması açık bir çelişki değil midir? Ya gereken saygıyı gösterirsiniz, ya da kapatırsınız.

Fakat o partiyi yasa dışı örgütler ile özdeşleştirip bir de ona oy veren seçmenleri adeta bir hedef haline getirmek, bir de bu da yetmiyormuş gibi, bu partiye oy veren şehirlerde yoğun yaşayan bir milletin etnik kimliğini aşağılama söylemlerine girişmek kabul edilir değildir.

***

Bu yüzden aman dikkat diyorum!

Dediklerimize dikkat edelim. Yaptıklarımıza özen gösterelim. Biz, o kadar biriz ki, bir halk otobüsünün içinde bile tek bir ırktan milletin olmasının mümkün olamayacağı kadar…

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?