HERKES TELAŞLI, HERKES TEDİRGİN...

28-06-2019

İnsan ne ister?
Durmadan artan, sıklaşan, hızlanan ve bitip tükenmek bilmeyen hayat telaşı insanı nereye götürür?
İnsan bu telaşın neresindedir?
Önünde mi yürür, arkasından mı sürüklenir, yan yana omuz omuza ona eşlik mi eder? İnsan acele ederken nereye varmak ister?
Büyümek isterken yetişmek istediği yer neresidir?
İçinden akıp giden zamanın musluğunu hiç kapatmadığı için kendini eksilttiğini, kendinden eksildiğinin farkına dahi varmadan mı yaşar?
Birçok şey olmak isterken hiçbir şey olanların acınılası hayatlarından ibret almadan, kendinden önce yaratılmış milyarlarca insanın yok olmuş mezarlarının nerde olduğunu merak bile etmeden, aydınlıkta gizlenerek, karanlıkta azıtarak ve eksilerek, eksilterek kendini tüketerek koşar, koşuşturur, koşturur ve neresi olduğunu bilmediği o yere ulaşmak ister.  Bütün ömrünü olmayan o yere ulaşmak için tüketen insan en sonunda, yürüyemeyecek, gördüğünü seçemeyecek, zihninde bilgileri beş dakika dahi sıcak tutamayacak kadar güçsüz, zayıf ve bitap düştüğündeyse geri kalan zamanını da zamanında boşa harcadığı zamanının pişmanlıklarını konuşmak için, yer, bitirir ve heba eder. Bütün bu olanların o kadar hızlı olduğuna inanır ve herkesi inandırmak için kendini zorlar ki bu da dünya hayatının hatırlanmaya dahi değer olmadığını en açık şekli ispat eder.
Büyüklerin küçüklere nasihatine sebep şey büyüklerin biriken baş edilemeyen hayat ile alakalı hataları ve bu hataların içlerinde yakıcı hala getirdiği pişmanlıkları değil midir?
Küçüklerin büyüklerinin nasihatlerinde büyük ölçüde etkilenmemesinin altında yatan sebep, anlatıcı büyüklerin bu anlattıklarının lafta kalması, yaşamlarına yansımaması ve anlattıkları halde alışkanlıklarını terk etmemesi değil midir?
Çok inananların az inananları çok inanmaya ikna etme konusunda ki başarısızlıklarının sebepleri de bu yönlüdür.
Sakin olmalarını istediklerinizin yanından geçip giderken gösterdiğiniz telaş onları arkada kaldıkları konusunda korkutuyor ve herkes bir telaş ile birbirini geçmeye çalışıyor. Yalanız hiç kimse nereye gittiğini ve varış noktası neresi olduğunu da bilmiyor. Sadece kendisinin değil, önünde ve arkasında telaş ile koşuşturan, söylenen ve yatan kalkanların da ne yaptıkları ile ilgili hiç kimse bir fikir sahibi değil.
Ne yaptığını bilmeyenler, yaptığının ne odluğunu bilmeyenler, inancına şüphe ile yaklaşanlar, emin olamayanlar telaşlı olur.
Salındığınız salıncağın, çürük bir dala bağlı olduğuna inanmış olduğunuz bir çocukluk anınızı hatırlayın

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?