BELKİ DE SEBEP, OKUMAMAKTIR.

05-12-2018

Fikri birlik bir konu ile alakalı aynı şeyi düşünme, aynı hususlar üstünde mutabakata varmak demektir.

Başkasının evet dediği şeye sizin de evet demenizdir ki; her iki evet diyenin de aynı amaçla mı evet dediği yoksa her birinin kendi menfaati ölçüsünde mi mevzuya taraf olduğu konusu çok kapsamlı olarak ele alınabilir.

Bana göre bu bir sosyoloji konusudur ve çok kapsamlıdır. Bir kişinin kendisine ait tek bir oyu olmasına rağmen biz ittifaka katılmayacağız veya ittifakız derken kaç kişinin kendisi ile beraber o ittifakta katılmayacağını ve ya katılacağını kasteder? Parti üyelerini mi kasteder, bir önceki seçimde oy veren seçmeni mi, kendi aile efradını mı? Kimi kast eder bu adam, bu kadar kapsamlı bir konu ile alakalı nasıl olurda bu denli yemeğin tuzu eksik denecek basit bir tavırla görüş belirtebilir?  Bu anlaşılır bir şey değildir.

Hiçbir bilimin çözemeyeceği bir mantık karmaşasıdır ki; asla anlaşılması mümkün olmayan. Oluşumu itibari ile koyun ve kaval meselesine benzer. Bilirsiniz işte kavalı takip eden ilk koyunun atladığı nehre ardından gelen koyunların da atlamasından söz ediyorum. İlk koyunun kavala ve çobana olan tutkusunu anlasam da diğer koyunların atlama sebeplerini hep tuhaf bulmuşumdur.

Şimdi benim için asıl olan şey, nasıl olur da siyasi aktörler seçmen adına böyle çok yönlü araştırma gerektiren ve ciddi şekilde rıza gerektiren konular ile alakalı beyanat verebiliyorlar.

Bunun olabilmesinin birkaç yönü olabilir.

Birincisi; ciddi siyasi bir istikrarın olduğu ülkede sosyal, siyasal, ekonomik ve özetle hiçbir konuda sıkıntısı asla bulanamayacak olan seçmenin aktör değişimi ile alakalı bir tedirginliği yoktur. Kim gelirse gelsin, bütün kanun ve nizamlara mutlaka uyacağı konusunda ciddi bir güven vardır. Sistem güven verici ölçülerde sağlam yapıda olunca, seçilenlerin kanunla sınırlanması sonucu değişen bir şey olmadığından aktörler yalnız, beraber veya ne şekilde olursa olsun hizmet yarışındadırlar ve bu yüzden de kimin kim ile olduğunun bir önemi yoktur. Verilen her oy sistemin devamına verilmiştir.

İkincisi; seçmenin siyasi tercihlerine mutlak olan biat etmesinden söz edebiliriz ki; bu ülkemizde olduğu kabul edilebilir bir durumdur. Bu biat seçilmişler ve seçmen arasında mutlaka itaate dönüşmüşse, seçilmişler seçmenler adına böyle sözler verebilirler.

Üçüncüsünü de size bırakıyorum. Sizin adınıza konuşulanlardan, sizi bir yerlere ittifak etme veya etmeme, bazı açılara hapsetme ya da bir yerlere çekiştirme halinde olanların bu çabalarına mutlaka diyecek sözleriniz vardır.

-Çok eskilerde dinler ve çok yaşa derdik.

-Eskinin ortalarında fısıldar ve el hareketleri birbirimize yönleri tarif ederdik.

-Eskide ise bir ara konuşmayı da öğrenmiştik.

-Yenilere yakın batıdan etkilenerek yazmaya başlamıştık.

-Yenilerde yazdıklarımızı kendimiz bile okumayınca yazmayı da bıraktık.

-Şimdiler de ise eskileri konuşuyoruz, yenileri eleştiriyoruz ve birbirimizi suçluyoruz.

Anlayacağınız ne eskide, ne eskilerin ortalarında ne de zamanın hiçbir anında okumadık, okumuyoruz, okumayacağız.

Belki de okumamaktır, bütün her şeye sebep. 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?