PARANIN TARİHİ…

27-03-2018

Muhtemelen Lidyalılar parayı bulmadan önce insanlığın duyguları ve bakış açıları da bugünkünden çok farklı olsa gerek.

Paranın olmadığı dönem ile alakalı tarihin bize taşıdığı bilgiler, ticaretin o dönemde takas usulüne göre yapıldığı ve bu takasında ihtiyaçlara göre belirlendiğini gösteriyor.

Aslında her ne kadar modernlikten uzak gibi görünse de Sistem çok basit ve insancıldı.

Çok arpası olan, arpanın bir kısmını çok mercimeği olan ile değiştirir, böylece her iki tarafta hem arpaya hem de mercimeğe sahip olurdu.

 Biraz daha gelişmiş ticaret usulünde de arpaya ve mercimeğe sahip olan kişi, tavukları olana bunlardan bir kısmını verir ve her iki tarafta hem arpaya hem mercimeğe hem de tavuğa sahip olurdu. Hem de eşit olabilecek seviyelerde.

Zaman çok eski yöntem çok etkileyici.

Hissettiğim şey eğer bunu yapmışlar ise ki; tarih yaptıklarını iddia ediyor bu insanların ahlak seviyesi inanılmaz seviyelerde.

Bir kere bunu yapacak kişi de haset ve kıskançlık yoktur.

Her ne kadar kendi malından da bir kısmını başka bir ürün için veriyor olması, bize menfaat ilişkisi gibi görünse de bence asla öyle değil.

Hangimiz şu an bu devirde, parasal değerini hesaba katmadan fazla olan evlerimizden bir tanesini arpaya ihtiyacımız var diye arpa karşılığı bir başkasına veririz ki?

Bence hiçbirimiz asla böyle bir şey yapmayız.

Çünkü evin on yıl sonra ki değerini, getireceği getiriyi ve daha birçok şeyi düşünürüz.

Peki, sizce böyle bir durumda birine ihtiyacımız olmayan iki evimizin bir de arpaya ihtiyacı olan bir ineğimizin olduğunu düşünün.

Bizimde bu ineğe arpa alacak paramız yok varsayalım. Sizce bu ineğin arpa ihtiyacı için bugünkü akıl ne yapar?

Bence asla evi arpa ile takas etmez.

Ya ineği satar, yoğurdu ve sütü bir süpermarketten almaya başlar, ya bir bankadan kredi çekip, arpayı o şekilde satın alır ve faiz öder.

Bunu yaptıran en önemli sebep, paranın anlık yaşamsal ihtiyaçları giderme gibi basit bir görevinin yanında, bir de onu toplum içerisinde ciddi bir güç haline getiren rolüdür.

Bunun da günümüz de ki adı zenginliktir.

Evet, çok paraya sahip olmanın günümüz de ki adı zenginliktir.

Bu da neslin şekilsel gelişmişliğini aynı zamanda özsel çöküşünün bana göre ispatıdır.

Çok paraya sahip olmak tabi yorumsal olarak çok bir şey ifade etmeyebilir, lakin sahada zengin olmanın çok yönlü getirileri mevcuttur.

Güven, özgüven, saygı, sevgi, fikri beyan, önemsenme, liderlik, medya da görünürlük gibi aklınıza gelebilecek ve benim aklıma gelmeyen yüzlerce rolü, kişi para ile elde eder. İşte bundan ötürü kişi hiç ihtiyacı olmadığı halde, bir ev yerine yüz ev, bir arsa yerine yüz arsa biriktirir ve bunları kendi saygınlığının devamı için topluma karşı bir güç olarak kullanır.

Tabi bunda sadece bunu yapan kişi değil, toplumunda büyük rolü vardır.

Toplumun geri kalan aykırı kısmı, yani aza sahip olanlar diyelim.

Kendilerinin sahip olamadığı zenginliğe sahip olabilmek için çırpınıp dururlar.

Belki de günümüz toplumunda yaşayan bütünlerin tek bir ortak hedefi vardır;

En çok paraya sahip olmak, ekonomik gücün getireceği imkanlar ile toplumda saygınlık derecesini yükseltmek gibi asla sonu olmayan bir hedefe kilitleniyorlar.

Bunu yaparken de kendisinin sahip olduğu imkan ve değerleri basit ve utanılası, görürler.

Bu durumun da getirisi olarak da karşımıza, değişen insani duygu ve değerler çıkar:

Hırs, kıskançlık, haset, kin, kibir, nefret…

 

Bu duygulardan tek birine sahip olan kişi takas usulü ile ticaret yapamaz. İşte bazen bu yüzden diyorum ki; acaba parayı ilk bulan lidya’lı bu duygulardan da birinin mucidi olmasın sakın.

Her neyse, insan iktisadi yaşamalıdır. İhtiyacı kadar yemeli ve uzun zamanları hayal ederek günümüz kaynaklarını başkalarını kısıtlayıp etkileyecek ölçüde bir biriktirme çabasına girmekten, uzak durmalıdır.

Ve itiraf etmeliyim ki; ben dedim diye muhtemelen değişen bir şey olmayacaktır. Lakin şunu da siz biliniz, siz aykırı davrandığınız ve dünyayı yaşanmaz bir hale getirmeye devam ettiğiniz içinde dünya size de kalmayacaktır. Yani ben dediğim ile siz de yaptıklarınız ile...

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?