SUSKUNLUĞUNUZ, EKSİKLİKTİR.

16-04-2015

Sen;

Ekmeğimsin, aşımsın.

Düşündüklerime mekân,  başımsın.

Düşlediklerime sebep,  canımsın.

Ömrümden eksilen dünümsün.

Umudumsun, geleceğim, yarınımsın.

‘’Yokluğun, ılık rüzgârları tenime soğuk kılıyor. Ömrümün içinde upuzun, tarifi imkânsız yalnızlıklar birikiyor. Bir başıma bir sen ile alem ömrüme zindandır. Tutsak yürekten habersiz benim başım firar bir ömür ile beladadır. Yürek buldu zindanını, gel gör ki ömrün muhalefeti tüketiyor canımı.’’

...

Yazmak, yazabilmek, düşleri ve düşünceleri hedef kitleleri ile paylaşabilmek, tarifi imkânsız mükemmel duygulara sebep olabiliyor. Bu duyguların bir hissedeni olarak, birçok yazımda klasikleştirdiğim bir mısra ile başlama geleneğini devam ettirerek, yazıya alakasız bir başlangıç yapmak istedim. Belki de yarım bıraktığım hissedişleri siz tamamlarsınız, diye de hiç bitmemesi gereken bir yerde paragrafı bitirip gönül ferahlığıyla da noktayı koydum. Çünkü sizden haklı olarak bir beklenti içerisindeyim sevgili okurlar. En azından düşlediklerimizi düşünebilmeniz ve düşündüklerimizi yorumlamanız konusunda, kendi adıma ciddi eksiklikler hissettiğimi belirtmek isterim. Nihayetinde iyiyi kötüden, tepkiler ayırır. Hiçbir şekilde eleştiri almayan ve yorumlanmayan, hiçbir nesnenin olumlu yönde gelişim göstermesi mümkün değildir. Bu konu ile alakalı olarak kendimce gözlemlediğim en büyük eksiklik, okuyucunun yazılar konusundaki ciddi soğuk duruşudur. Bu duruş okumamak ile alakalı olmamakla beraber, yazıları yorumlama ve paylaşma konusunda bir eksiklik olarak gözüme çarptı. Bu eksikliklerin ise benim zihniyetimdeki okur ile yazar arasındaki ilişkinin tasvirindeki eksikliklerden kaynaklı olduğunu düşünüyorum. Çünkü benim zihnimdeki okur ile yazar ilişkisinde, okur yazara ciddi bir bağlılık gösterir. Bu bağlılıktan doğan samimi eleştiriler ve yorumlamalarla yazar beslenir. Okur, yazara yol gösterme konusunda ciddi bir rol üstlenir. Bu tıpkı bir meyve ağacı ile meyve ağacına bakan bahçıvan, arasındaki ilişki gibi olur. Okur, bahçıvan rolüne bürünür ve ağaca baktığı kadar meyve alır. Bahçıvan ağacı ihmal ettiği vakit ise ağaç, kendi başına dayanabildiği kadar dayanıp meyve vermeye devam eder. Bu durum ne kadar sürer bilinmez ama bilinen bir kesinlik var ki bu şekilde ağacın ömrü kısalır ve meyve kalitesi belirgin şekilde düşer. Yazar ile okur ilişkisi buna fazlasıyla benzer. Okur, yazarın yazılmışlarını okuyup değerlendirdikçe yazar, gelişme göstermeye başlar. Aksi halde ise yazar kendi havuzundaki birikmişleri, tükettikten sonra eğer ki çok iyi bir düş gücüne sahip değilse bununla beraber sosyal kısıtlılıklardan dolayı da gezip görme problemi varsa, maalesef yazar körelmeye başlar ve bu şekilde toplum, ağaç kaybeden orman misali düşünür kaybeder.  İşte bu yüzden şahsım adına siz sevgili okurların, çok az kitap okunan ülkemizin en azından gazetelerine ve bu gazetelerde emek veren düşünürleri, okumak ve değerlendirmek konusunda ciddi bir özveride bulunmanız gerektiğini düşünüyorum. Gazetelere yol gösterme, gazeteleri haberdar etme, eksiklikleri yazdırma konusunda ciddi fedakârlıklar yapabileceğinizi düşünüyorum. Hani vardır ya; bir işin görünmeyen kahramanları, apartmanları diken işçiler, icatlar yapan mühendisler gibi, işte sizler de gazetelerinde, gazeteye yazılanlarında, insanlık ve dünyalık adına bütün var olmuşlukların sebebisiniz. Bütün yapılmışlıkların ve yapılacak olanların hedef kitleleri sizler iken sizin arkada sorumluluk almayan lise öğrencileri gibi sessiz durmanız tabiata aykırıdır. Bir bütün olarak bütün yazılanların muhatabı, aslında sizlersiniz. Ülkenin seçim arifesine yaklaştığı bu günlerde, gazetelerde adaylar ile ilgili birçok haber ve reklam görürsünüz. İşte o gördükleriniz, sizin sonranız olacak mesajlar içerir. Sizin yarınlarınız ile ilgili ipuçları verir. Gazeteler adayları yazar, seçimleri kazananı tanıtır, yaptıkları doğru veya yanlışları analiz edip mümkün olduğu kadar haber vermeye çalışır. Bütün bu çabalara rağmen eğer ki sizler, bu konulara ilgi duymazsanız bu konularla ilgili sorumluluk hissetmezseniz maalesef yapılanlar hiçbir mana ve önemlilik arz etmez.

İşte bu yüzden başladığım şiiri ve hisleri hiç bitirilmemesi gereken bir yerde bitirip gerisini size bıraktım. Benim yüreğimde sizin tamamlamanız gereken birçok şeyin olduğu düşüncesi var. İnsanlık için, şehriniz için, ülkeniz için bir yerden başlamanızı gerektirecek bir sürü eksiklik mevcut. Eğer ki sizler bu eksiklikleri tamamlarsanız belki biz yazanlar, yeni ve daha kaliteli yazılar yazmaya, yanlış yapan siyasiler daha iyi işler yapmaya, haksızlık yapanlar eğer ki sizleri haksızlığa karşı dikilmiş şekilde karşılarında bulurlarsa belki de biter haksızlıklar. Ben kendi adıma eksik bulduğum ve sizin tamamlamanız gerektiğini düşündüğüm bir eksiklik ile başladım yazıma. Dilerim yazımın başında eksik bıraktığım şiir gibi, ülkem adına sizin eksikliğinizin hissedildiği bütün durumlar sizin tarafınızdan tamamlanır. Ülkem, şehrim ve insanlık eksikliklerin arındırılmış olduğu bir yer olur.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?