GEÇMİŞTEN BUGÜNE…(6)

14-07-2016

… Yazılarımda, 2002 iktidarının oluşma aşamasına kadar bahsetmemiş olduğum bir ayrıntı var. Oda şu ki; Kürt siyasetinin, o dönemde siyaset arenasında ki konumu ve hangi aşamada olduğundan hiç söz etmedik. Bunun birkaç sebebi var. Birincisi ciddi anlamda, yok denilecek kadar çok az bir arz ve talep ilişkisi içerisinde bir durumda olan bir Kürt siyasi oluşumu ile karşılaşırız. Genel itibari ile karşımıza sürekli Kürt tabanlı kurulan partilerin kapatıldığı yoğun bir dönem çıkar. İkinci bir sebep ise başka bir ırkın var olabileceğine dair söylemlerin dahi suç sayılabileceği ve söz konusu bile yapılamadığı ciddi yaptırımlı bir dönemden söz ediyoruz.

Özetle sol ve sağ partilerinin melez koalisyon hükümeti, Türkiye’de yaşayan Kürt halkının bir siyasi parti etrafında örgütlenmesi konusunda pekte hoşgörülü olmamıştır. Zaten durumdan anlaşılacağı üzere, yüzde on barajını Kürt tabanlı bir siyasi partinin o dönemde aşması mümkün gibi gözükmemektedir. Hatta bazı rivayetler, bu barajın darbe döneminde konulmasının ana temasında, Kürtleri siyasetten uzak tutma amacının olduğunu söyler. Bu şekilde alı konulan bir temsiliyet hakkı, yıllarca kendini ifade etme konusunda yetersiz bırakılmıştır. Peki, beyler! dinlemediğinizi nasıl anlamayı düşünüyordunuz, doğrusu yapılmak istenilene akıl sır ermiyor.

Her neyse, hatırlarsınız, ne demiştik bir önceki yazımda; 2002’de zeki birileri çıktı ve var olan siyaset arenasında trajikomik durumu fark etti. Doğunun dağınık ve sandığa etki edemeyen oylarını bir kılmak ve doğunun sandığa yansımasından gelecek iktidar ile de yıllardır, yapılması gerekilen ve bir türlü yapılamayanı başarmaktı. Bana göre 2002 iktidarının, yaptığı en akıllı hamle bu olmuştu. Masrafsız ve gayet kanuni bir şekilde, yıllardır görmezden gelinenler artık önemseniyor ve onlara değer veriliyordu. Refah ve faziletin daha önceden yapmaya çalıştığı ama sadece din faktörü ile elde tutma uğraşında olduğu doğu, bir de ekonomik reform vaatleri ile beslenince. olan olmuştu. Sonuçta inkarı asla kabul edilemeyecek bir durum söz konusuydu, Türk solu ile doğunun yıldızları din faktöründen kaynaklı hiçbir zaman barışamamış, Türk sağını temsil eden Devlet Bahçeli’nin ise doğudan geçtiği bile hiç rivayet olunmamıştır. Erbakan hoca’nın ise bir projesi var gibi olsa da doğu ile ilgili reform ve iyileştirme hareketlerinde ki yetersizliğinden kaynaklı, halka yeterli güveni verememiştir. Gerçi Refah hükümetleri reform yapacak kadar sürede yönetimde bırakılmamışlardır.  Bundan ötürü doğunun halkı 2002 seçimlerinde, yıllardır süre gelen biriktirdiği hesap görme hırsını sandığa doldurmuş ve bana göre adeta ülke siyasetinin yaşadığı değişimde en önemli rolü oynamıştır. Bu şekilde doğu kendine de bir kader yazmış ve Kürt tabanlı siyaset, 2002’ de yaşanan değişim ile beraber umut vaat eden bir seyir izlemeye başlamıştır.

Gelelim kazanana; bana göre o güne kadar eksik olan, Toplum mühendisliğini son derece iyi yapan Adalet ve Kalkınma Partisinin yöneticileri, toplum ile sağlıklı iletişim kurmanın formülünü bulmuş ve iyi uygulamışlardı. Üstelik bu yaşananlar ülkede hükümet ve toplum arasında iletişimin tamamen koptuğu bir döneme denk gelmişti. Böylelikle sandık onlara bu sorumluklarının bir gereği olarak ülke de yıllardır erişilemeyeni sunmuş ve tek başınıza iktidarsınız demişti.

Devamı bir sonraki yazımda… Sevgilerimle.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?