YAZIKLAR OLSUN!

14-08-2015

Yazıklar olsun!

Irksal ve mezhepsel söylemlerin bütününe…

Kutuplaştırıcı ve zıtlaştırıcı tavırların hepsine…

Gerilen ortamları bilinçsiz ve kişiliksiz görüşleri ile menfaat yönlü provoke eden zihniyetlere yazıklar olsun!

İnsanlığın ortak değerleri, insanlara yaşama olanağı sunar. Birliklerin samimiyeti, bütünlerin beraber huzurlu olabileceği yaşamı alanı açar.

Dillere tahammül, dinlere tahammül, renklere tahammül, devleti oluşturacak sağlıklı bir toplumu var eder. Dünyanın bütününde bu böyle olmuştur.

Duygusal söylemlerin, provakatif bakış açılarının dillendirdiği görüşlerin barış adına kalıcı çözümler üretmesi olanaksızdır.

Tıpkı suyu fazla konulan pirinç pilavının lapa olması gibi, bilinçsiz söylemler toplum dinamiklerini kangren eder.

Bu şekilde toplum kendi kendine zulüm ederek yaşama olanaklarını kısıtlar ve gelecek adına olumsuz sonuçlara sebep olur.

Maalesef bu ülkenin genel gidişatında da bahsetmiş olduğum durum söz konusudur. Toplumun büyük bir kesiminin bakış açısında ciddi darlık ve olumsuz öngörüler sonucu kalıplaşmış tanımlar üretilmiş.

Hayal ürünü unsurlar var edilerek toplum bu unsurlara mutlak şekilde inandırılmıştır.

En iyi Kürt, ölü Kürt’tür” gibi azgın fikirler toplumun  hassasiyetleri olacak kadar ileri gitmiştir.

Emevi döneminin Arap milliyetçiliğine benzer şekilde milliyetçiliğin modern ve medenileşmiş hali ise toplum üzerinde etkili olmaya başlamış.

Siyasi erguvanların önderliğinde iktidarlar halkı ekonomik ve çeşitli sosyal yönden halkı baskı altına alarak menfaatlerine uygun ortam oluşturma uğraşında olmuşlardır.

Nitekim gelinen nokta bunun büyük bir şekilde başarıldığının da en açık kanıtı.

Toplum sürekli devir daim eden bir kargaşa içinde ve kesinlikle kalıcı bir çözümsüzlük var. Toplumu var eden sistemin yönetenleri, kendi menfaatleri konusunda ciddi hassasiyet göstermekte ve toplumun buna müdahalesi nerede ise mümkün değil.

Siyasi blokların siyaset yapma konusunda toplum yararlı düşünmedikleri, başarısız siyasi çizgilerinden en açık şekilde görünmekte ve toplum bu başarısızlığı yönetme ve bertaraf etme konusunda ciddi başarısız bir tavır sergilemektedir.

Bu başarısız tavrın en büyük sebebi de yıllarca süre gelen ırklar arası anlaşmazlıklar olarak görülse de bunun böyle olduğuna dair bütün doğrular fikrimce ispatlı olarak yanlıştır.

Öyle ki dünyanın çok ırklı tek ülkesinin bizim ülkemiz olmadığına dünya şahittir.

Her nedense dünyada ki bütün bu farklılıklar bir şekilde çözüme kavuştuğu halde, Ortadoğu ülkelerinde ki bu ırksal ayrılıklar toplum nezdinde tahammülü inanılmaz derecede zor bir durum olarak algılanmaktadır.

Daha tuhafı ise bu coğrafyada bulunan ülkelerin çoğu, ırkçılığın kesin şekilde yasaklandığı İslam dini üzeredir. Buna rağmen toplum içi tahammülsüzlük seviyesi mantık sınırlarını zorlar derecede şovenist bir tavır takınmaktadır.

Bizim ülkemizde de bu tavır uzun bir süre yaşam alanı bulmuş, daha sonrasında bazı siyasi söylemler ile yumuşama eğilimi göstermiştir. 

Fakat bu söylemlerin şişirilmesi, içinin boş olması ve tamamen siyasi menfaat temelli olması sonucu ile karşılaşınca da toplum eski yöntemlere eğilim göstererek barış ve çözüm konusunda umut yitirmeye başlamıştır. 

Aslında bu durumdan da anlaşılacağı üzere toplum sistem üzerinde asla etkili değil, tam tersine bir tutsaklık göstermektedir. Süreçleri toplumun kendisi değil, siyasi argümanlar yönetince, süreçlerin bitimi de maalesef bir oy kaybına bakar. 

İşte tam bu süreçte de bunlar yaşandı. Şeffaflıktan uzak, menfaat ve bir kesim yanlı çözüm önerileri, birilerinin menfaatine dokununca, toplumun önüne başka seçenekler sunuldu ve toplum da bunu afiyetle yedi.

Ne diyelim afiyet olsun, bela da dileyeni ve başkası için isteyeni bulsun.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?