LÜTFEN SAKİN OLUN!

Ekrem Işık

4 yıl önce

Dünya’da 149 Ülke üzerinde gözüken Korona virüsü insanları telaşa sürükledi. Vaka sayısı yüz bini geçerken ölü sayısı dört binlere dayandı.

Hal böyle iken daha önce tecrübesi yaşanan diğer tür virüslerin bazısında örneğin kuş gribi ve domuz gribinde bu kadar telaş yaşanmamıştı.

Sürekli yaşanan ve artık içselleştirilen grip hastalığında ölüm sayısı daha fazla iken insanlar bu kadar tedirgin olmuyor.

Evet, elbette tedbir almak lazım ancak bu kadar korku ve telaş insanları Korona olmadan “Korona fobi” yaptı.

İnsanların materyalist bakış açısına sahip olması manevi alandan uzaklaşması tevekkülsüz olması her durumdan aşırı derecede korkmalarına sebep oldu.

Hastalığın şu ana kadar süregelen seyrine baktığımızda bu derece korkunun yersiz olduğunu bize göstermektedir.

Kronik hastalıkları olanların örneğin; diyabet, kalp ve damar hastalıkları, kanser vs hastalıkları olanların ölüm oranları daha fazladır.

Durum böyle olmasına rağmen neden bu kadar korkuyoruz? Sebeplerinden bir tanesi hastalığın henüz tam olarak keşfedilmemesidir.

İkinci olarak Dünya Ülkelerinin çoğuna kısa sürede bulaşmasıdır. Üçüncüsü de bu hastalığın aşısının henüz bulunmamasıdır.

İyi de enfekte olan tüm virüsler için bu durumlar söz konusu idi. Gerek SARS için gerek MERS için de durum bu şekilde idi.

O halde önce sükûnetimizi korumamız gerekir. Neden sükûnetimizi korumamız gerekir diye düşünürsek enfekte olanların yüzde seksen beşinin kurtulması bize umut vermektedir.

Kalan yüzde on beşinin ise sadece üçte biri yani toplamda yüzde beşinin ağır hastalık geçirdiği ve şu ana kadar yüzde üçünün öldüğü görülmektedir.

Ölenlerin yüzde üç gibi düşük oranda olması ve bu yüzde üçün de yüzde doksanının kronik hastalığı olup yaşlı olması risk derecesinin düşük olduğunu göstermektedir.

O halde boşuna telaş yapmanın gereği yoktur. Telaş yapmamız kendimize zarar vermemiz anlamına gelmektedir.

Ancak bu demek değildir ki, gerekli tedbirleri almayalım. Hastalığın bulaşması genellikle dış bağlantılı olmaktadır.

Yani dış Ülkelerden gelen enfekte olmuş kişiler yoluyla bulaşma ihtimali olmaktadır. O halde yurt dışından gelen ve yurt dışından gelenlerle temas halinde olanlardan uzak durmak gerekir.

Türkiye gerekli tedbirleri almasını bildi. Ancak yurt dışında enfekte olmuş vakaları bulunan Ülkelerin gelişini durdurmada biraz gecikti.

Örneğin Çin ile karşılıklı uçuşları vakalar ortaya çıktıktan hemen sonra iptal etmeli idi. Ancak o zaman da durumun ne olduğu daha anlaşılamamış idi.

Yine de İtalya ve İran gibi Ülkelerden çok daha iyi pozisyon alıp Ülkemize enfekte olanların girmesini geciktirdi.

Şimdi de Umre’den dönenlerin hastalığı bulaştırma ihtimali bulunmaktadır. Sağlık Bakanlığı bu konuda da gerekli tedbirleri aldı.

Bakanlık tedbirleri aldı almasına ancak halkımız bu konuda üzerine düşeni yapmadı. Umreden dönenler ziyaret edildi.

Genel olarak Ülkemiz iyi bir sınav verdi şu ana kadar. Diyanet bu konuda başarılı bir sınav vermedi sanırım.

Örneğin Umreye gidişleri Ocak ayından itibaren durdurmalı idi. Şimdi de namazlar konusunda gerekeni yapmalıdır.

Cuma namazları ve Cemaatle kılınan diğer vakit namazlarını bir süre durdurarak İran’ın aldığı tedbirleri almalıdır.

Özellikle risk grubunda ve en fazla ölüm oranında yer alan yaşlıların bir süre evlerinde namaz kılmalarını önerilmelidir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI